"Bir defa olsun babam 'kızımsın seni seviyorum' desin düşüncelerimi anlasın. Hiç bunu yaşayamadım. İki yabancı gibiydik. Ve bu boşluk beni dağa sürükledi!"
Zinarin Rojin Ronahi Zelal Leyla Sozdar... Ama PKK'ya katılan ilk
kadın Kesire'ydi! Ve Abdullah Öcalan Roma tarihine atıf yaparak eşi
Kesire'yi Cleopatra'ya arkadaşlarını da Antony'e benzetiyordu.
PKK'da kadın "kurtarılması gereken vatan" olarak tanımlanmış ve
"özgürleşen kadın özgürleşen Kürdistan'dır" sloganın da ise
kurtuluşun sembolü olarak yüceltmişti.
Kadını kimi zaman "sembolik gösterenler" kimi zaman da "silahlı faaliyetlere katarak" merkezi bir rol biçiyordu. Dağın öteki yüzünde milliyet ve ulusu erkekler vatanı ise kadınlar temsil ediyordu! Oysa içinden çıktığı toplumda yaşadığı sorunlar yumağından kurtulmak için dağlara çıkan yüzlerce Kürt kadını erkek egemen sistemin çıkarları için kullanılıyordu.
Bese: "İşte dağdayım silahım var özgürüm diye düşünüyordum.
Ama gördüm ki kendime ait bir kişiliğim bile yoktu..."
Ronahi: "Aşkı tattın mı bir kere yaşamın anlamını bilirsin.
Yaşamın anlamını bilen bir insan ölmek ya da öldürmek ister mi hiç?"
Asya: "Arkadaşım aşık oldu. Örgüt tarafından savunmaları bile
alınmadan idam kararları verildi. Ama yalnızca kız infaz edildi!"
Zinarin: "Şam'da okuduğum ilk kitap Böyle Buyurdu Zerdüşt'tü.
Öcalan kitabı görünce 'önce beni okuyacaksın' dedi."
Melis: "Kimi aileler 'kızımızı gönderin yerine iki oğlumuz var onu gönderelim' diyorlardı. Kız olgusu namus olgusudur örgüte gitse bile!"
Pelin: "Eylem öncesinde bir kadın 'dilili' çekti mi feodal Kürt erkeği kendisini o eylemi gerçekleştirme mecburiyetinde hisseder."
PKK'nın dağ kadrosuna katılmış olan kadınlarla yüz yüze görüşülerek hazırlanan bu kitap kadınların dağa çıkış nedenlerini radikalleşme süreçlerini ve örgüt içerisindeki konumlarını bilimsel metotlarla ortaya koyuyor. Ayrıca bu çalışma kadınların perspektifinden bir PKK okuması yapıyor.