Cenab-ı Hak Tevbe suresinin 34. ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Ahbar ve ruhbanın çoğu (Resul-i Ekrem (a.s.m)dan önce Peygamberlerinin dini olan İslamı tahrif edip muharref bir dini kabul edenler Hazret-i Muhammed (a.s.m) geldikten sonra da Risalet-i Muhammediyeyi ve Kuranı tasdik etmeyenler) gayr-ı meşru yol ile insanların mallarını yerler ve Allahın yolundan insanları o mal ile men ederler. Onlar altın ve gümüşü iddihar edip onu Allah yolunda infak etmezler. Belki Allahın yolundan insanları men etmek için sarfederler. Onları (o ahbar ve ruhbanı) azab-ı elim ile müjdele! İşte bu ayet-i kerime bildiriyor ki; Yahudilerin din adamları Hazret-i Musa (a.s)dan sonra ve Hıristiyanların din adamları da Hazret-i İsa (a.s.)dan sonra batıl yolla topladıkları servetleriyle hak dinlerini tahrif ve seddettikleri gibi; Kuran geldikten sonra da yine topladıkları servetleriyle Onun nurunu söndürmeye çalışıyorlar ve Allahın yolu olan İslamiyete sed çekiyorlar. Bu sebeble Allah (c.c) bu ayet-i kerimede Ey iman edenler! hitabı ile ehl-i imanı teyakkuza sevkedip dikkatlerini şu noktaya çekiyor: Ahbar ve ruhbanın çoğu insanları kandırıp çeşitli hile ve hudalarla onların mallarını yiyorlar ve insanların servetlerini kendi ellerinde biriktiriyorlar. Fakat bu serveti Allah yolunda değil; belki tam aksine Allahın yolundan insanları alıkoymak ve o yolu kapatmak için harcıyorlar. Bunlar zahirde din adamları ve güya Allahın yoluna kendilerini vakfetmiş kimseler gibi gözüktükleri halde böyle halkı idlal etmeleri ve nur-u İlahiyi söndürmeye çalışmaları ne kadar aciptir. Evet tarihte görüyoruz ki; nice ahbar ve ruhban bazı krallardan bile daha büyük servete sahip olmuşlardır. Şu anda da dünyanın ekser servet toplama vasıtalarının arkasında Yahudi hahamları ve Hıristiyan ruhbanları vardır. Başta Kızılhaç ve Unesco olmak üzere insanlardan bağışlar toplayan ekser örgütlerin ipleri de bunların elindedir ve dünyanın ekser serveti onların elinde toplanmaktadır. Onlar da bu serveti ihdas ettikleri muharref ve batıl olan Yahudilik ve Hıristiyanlık dinlerini dünyada hakim kılmak ve yeryüzünde hak olan ve bütün semavi kitabların hakikatini taşıyan Kuranın nurunu söndürmek için sarfetmektedirler. İşte bu ayet-i kerime onların yüzlerindeki maskeyi düşürüp gerçek çehrelerini göstermekte ve yaptıkları planları bizlere bildirmektedir. Bu ayetten anlaşılan şudur ki: Dünyadaki servet odaklarının ekserisinin başlarında Yahudi ahbarları ve Hıristiyan ruhbanları vardır ve ekser servet toplayan örgütler bunların idaresi altındadır ve İslama ve bu mukaddes dinin mensublarına hücum eden devletleri dahi bunlar sevk ve idare etmektedirler. Bütün bunların başında ise dünya devletlerini idare eden ve 300 kişiden müteşekkil olan gizli bir zındıka komitesi vardır bu gizli zındıka komitesinin reisi de onların bir din adamıdır.