Ruhuyla kalbiyle bu savaşa katılan Fatih kahramanca bir hisle -kendisini gemilerden ayıran deniz gibi büyük bir engeli unutarak- atını göğsüne kadar denize sürdü.
İstanbul ona sesleniyordu duyuyordu... Onu almanın zamanı gelmişti artık. Bir süre askerlerini izledi yüzlerindeki kararlı ifade inancını inadını arttırmıştı...
"Yiğitlerim..."
Bizans İmparatorluğu'nun surları İstanbul'u fethetmek için gelen o kadar çok hükümdar görmüştü ki tüm savaş hazırlıkları artık sıradan bir günün gereği sayılmıştı. Ancak... Bu sefer her şey farklıydı. Kayser Fatih askerler halk... Hepsi biliyordu. Bu sefer İstanbul düşecekti...
Atalarının idealini kalbinde taşıyan genç bir adamın parlak zekâsı bin yıllık bir imparatorluğu hiç var olmamış gibi tarihten silecek inanç rüzgârı ateş denizini bir nefeste söndürecekti.
Hz. Muhammed'in sözlerinin gerçekleşeceği gün bugündü. İstanbul bugün düşecekti...
Elinizde tuttuğunuz bu kitap bir roman değil; tarihin ve tarihçilerin analizi gerçeklerin belgelerle kanıtıdır.
"İstanbul muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır; onu fetheden ordu ne güzel ordudur."
Hz. Muhammed (s.a.v.)