Doğaya adanmış bir yürekti. Bodrum'un ıssız kalmış son tepesinde kanadı kopuk bir yel değirmeninin kıyısında onun öyküsünü rüzgâr anlatır.
Ey güzel çocuk... Ey güzel çocuk! Victor isimli iyilik meleği! Seni ancak rüzgâr anlatır.
Bir adam varmış ince yüzlü kara kaşlı kara gözlü kısa kesilmiş kara saçlı genç bir adam. Koluna taktığı sepetiyle insanlara gerçek yiyeceğin ne olduğunu anlatır hasta dünyanın ve onun insanlarının iyileşmesinin yolunu onlara gösterirmiş. Bunu yaparken de sepetinden çıkarıp uzattığı yiyeceklerin tadına baktırarak iyiliğin tadına alıştırırmış. Bu adamın adı Victor'muş.
Bir gün herkesi şaşırtarak ortadan kaybolmuş. Bana sorarsan ey okur bu masal böyle başladı ama böyle bitmeyecek...
Özcan Yüksek
Ege'de "delice zeytin" derler. Ya da "hüda-i nâbit." "Tabiatta insan müdahalesi olmadan yetişen her meyve ağacı için kullanılır..." diyor bir sözlük internette. Victor da en çok böyleydi bana sorarsanız: hüda-i nâbitti.
Ömer Madra
O gerçek bir iz bırakandı. Ama bunlar durağan kalıcı yok eden izler değildi. Değen dönüşen ve dönüştüren izlerdi. Son nefesini baharın yeni filizlendiği bir günde verdi. Yeryüzüne bıraktığı son nefes bugün pek çok cana ilham oluyor.
Buğdaygiller
Victor Ananias'ın zamansız ölümüne şaşırmadım. Bazı insanlar bu dünyaya ait değildir. Ziyaretçidirler. O da bu insanlardan biri idi.
Metin Münir
"Yaşamda varmak istediğim tek nokta her an Allah rızası için yaşayabilmek" diyen bir dervişti Victor.
Yıldıray Oğur