"O rüyayı yine gördüm. Saat gecenin üçüydü nasıl olduysa bir üniversite kampüsünde güzel bir binanın içinde buldum kendimi. Geniş boş bir sınıfa girdim masanın üstünde bir teyp vardı. Arkasında da sarı bir zarf duruyordu. Masaya doğru gittim ve teybi açtım. Duyduklarım şunlardı:
Senin görevin Arthur eğer kabul edersen kültür eleştirisi ile kültürel çalışmaları anlaşılması kolay terimlerle açıklamak. Edebiyat kuramı göstergebilim psikanalitik düşünce Marksist düşünce ve sosyolojik düşüncedeki önemli kavram ve fikirler hakkında bu konularda bilgisi olmayan ya da çok az bilgiye sahip olan okuyucular için açıklayıcı bir kitap yazacaksın. Görevini gerçekleştirmene yardımcı olması için uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip hazırladık. Önündeki mühürlü zarfın içerisinde onların fotoğraflarını bulacaksın. Eğer postmodernler seni yakalarsa ne dekanın ne fakülten ne de editörün senin için sorumluluk kabul edecek ya da kurtulmana yardım edecektir. Bu teyp üç saniye içinde kendi kendini yok edecektir.
Üç saniye sonra teyp havaya uçtu ve yanmaya başladı. Zarfı aldım ve açtım. İçinde pek çok kişinin fotoğrafı vardı: Karl Marx Sigmund Freud Ferdinand de Saussure Mikhail Bakhtin Michel Foucault Jacques Derrida ve daha bir düzinesi. 'Çok iyi' dedim 'bana yardım edecek filozoflar psikanalistler ve kültür kuramcılarından oluşan uluslararası bir yıldızlar topluluğu var!'
Soğuk terler içinde uyandım. 'Aman Tanrım neye bulaştım ben böyle?' dedim kendi kendime. Kahvaltımı portakal suyu yulaf ezmesi yoğurt caffé latte ve tostla yaptım. San Francisco Chronicle ve New York Times'a göz attım. Derin bir nefes alıp kahvaltı masasından kalktım ve kitaplarla çevrili masanın üstünde bir bilgisayarın olduğu odaya doğru yavaşça yürüdüm. Bilgisayarı açtım ve yazmaya başladım."