Çin içinde bulunduğumuz yüzyılın en tartışılan ülkesi. Ülke gerek içinde bulunduğu iktisadi atılım gerek devletler sisteminde etkisi giderek artan bir aktör olması nedeniyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Sahibi olduğu büyük uygarlık birikimi de göz önüne alındığında ülke hem merak hem de endişe uyandırıyor.
Çin'in günümüz kapitalist uygarlığı ile olan ilişkisini ele alan bu çalışmanın kapsadığı zaman diliminin başlangıcı; Çin'in dünya-sistemi ile olan ilişkisinin uzun mesafe ticaretinin ötesine geçerek hiyerarşik bir ilişki biçimine bürünmeye başladığı Afyon Savaşları'na kadar uzanmaktadır.
Kıta Çini'ni yüzyılı aşkın bir sürenin ardından güçlü devlet örgütlenmesine kavuşturan ÇKP kapitalist dünya-ekonomisi içindeki sosyalist bir devlet olarak varlığını sürdürme mücadelesi vermiş ancak bu politikasını Mao'nun ölümünün ardından değiştirmiştir.
Bugün gelinen noktada Çin'in Mao sonrası sermaye birikim rejiminin Mao dönemi sermaye birikim rejimi ile taban tabana zıt olduğu ileri sürülebilir. Kendine yeterliğe ve eşitlikçiliğe dayalı bağımsız kalkınma anlayışı yerini küresel kapitalizme eklemlenmeye son derece hevesli ülkenin doğal ve beşeri kaynaklarını sistemin kullanımına sunan bağımlı bir kalkınma anlayışına bırakmıştır. Küresel kapitalizm ile ülkeyi yönetenler arasında 19. yüzyılda sağlanamayan uzlaşı günümüzde sağlanmış rejim dış kaynaklarla kalkınma karşılığında sisteme dev bir pazar ve kapitalist üretim tarzının devamlılığını sağlayacak yeni açılımlar sunmuştur.