Aramızdan kaçımız sevilmek hoşlanılmak kabul edilmek için bugüne kadar kendimizi elden çıkardık ya da çıkarmaya devam ediyoruz? "Yıllardır duygularımızı kontrol etmek adına gözyaşlarımızı tutmayı gücümüzü aşan durumları bastırmayı daha az hissetmek için stratejiler geliştirmeyi ve böylece duygularımızı öldürmeyi duyarsızlaşmayı öğrendik. Aynen bir akıntının ortasındaki kayalar gibi acılara karşı sabitlenip göğüs germeyi seçtik. Ancak yaşam acizleri ödüllendirmiyor. Tam tersine güçlü olanlardan yana her zaman. Korkuya rağmen adım atmak ateş üstünde yürümek gibidir belki ama yüreğimizdeki o muazzam gücü keşfettiğimizde ve ona bağlandığımızda hayatımızın tüm alanlarında hakettiğimiz ve layık olduğumuz o özgürlük alanını da kendimize sunar ve yaşamımızı bir şükür duası ile anbean yeniden yaratırız. İşte o zaman gerçekten yaşamaya başlarız."