Kentlerin kan damarları sokaklarda neler oluyor?
Hâlâ o sokaklardaki evlerden birinde yaşayan sokağın diline yabancı oğlu ile ana dilinde utana sıkıla konuşan yaşlı bir kadın ya da sokağa mahkûm olmuş perdelerin ardındaki genç bir kadının duygularını hissedebiliyor muyuz?
Sabah evinden çıkıp işe giden akşam yine evine dönen sıradan insanlar dışındakileri tanıyor muyuz?
Sokaklar kan damarları gibi yeknesak değildir.
Kimisi sürekli saygı görürken kimisi her zaman kâh ekmek kavgası için kâh hâkim olmak kavgası için üzerinde tepişmek ve zamana karşı aşınmak zorundadır.
Sokaklar kimsesizlerin evidir. Onca çabanın emeğin tanığıdır.
Yaşama tutunmaya çalışanların yol arkadaşıdır.
Kışın aç kalmamak için bu kente bir mevsim çalışmaya gelenlerin tanığıdır.
Sokaklar perdelerin gerisinden kendisini utangaçça izleyen kadınların kaderine tanık olur.
Sokaklar dil bilmeyen kâğıtsız ecnebilerin kaderine de tanık olur.
Onlar yaşamak için didindikçe sokaklarda onlarla o kadar bütünleşir.
Kentin umutsuzları vardır. Bunlar kentin bir ucundan bir ucuna sürekli seyahat ederler. Aşklarını ihanetlerini dostluklarını sokaklara anlatırlar.
Bir de sokakların daimileri vardır...
Bu kitap zamanın hızla aktığı ülkenin en büyük kentin sokaklarının hikâyelerine - yazıldığı tarih itibarıyla - mütevazi bir katkı sunmaya çalışmaktadır.
Sokaklarda yaşam aktığı sürece kentler ve de memleket yaşıyorum diyebilir...