Sosyokültürel gerçekliğin katılımcıları aracılığıyla (ve katılımcılarına rağmen) toplum olma imkanını sürdürebilecek bir çerçeve oluşturabilmesi ve tüm katılımcıların gözünde meşrulaşabilmesi için; tüm bireylere yönelik olarak asimetrik ilişkilerden eşitleyici ilişkilere yönelen; dezavantajları fırsat eşitliğine dönüştürecek stratejiler oluşturan; iletişim kanalları ve katılım mekanizmaları inşa eden; ve tüm bunları bir örnek haline getirecek "Başkalarının acılarının ve dezavantajlarının" eksikliğini kendi içinde taşıyabilen bir vatandaşlık ahlakı geliştirmesi gerekmektedir.
Bu anlamda sosyokültürel gerçekliğin meşrulaştırılması sürecinde güç parametrelerinin yeniden gözden geçirilmesi ve dezavantajlara dayalı tahakküm üreten niteliklerin bir tahakkümsüzlük etiği perspektifinde "normalleştirilmesi" "ötekileştirmenin" tekrar tekrar yeniden ortaya çıkan dinamikleri ile sürekli dönüşümsellik içinde hesaplaşılması gerekmektedir.