Tarih: 30 Mart 1432 Pazar...
Yer: Edirne Saray-ı Âmire...
Sarayın koridorları seher vaktinde tatlı bir telaş yaşıyor...
Asırlar öncesinden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in müjdelediği müstakbel komutan İstanbul Fatih'i Şehzade Mehmed dünyaya teşrif etmişti. Kim bilir bu doğuma İstanbul II. Murad ve Hüma Hatun'dan daha çok sevinmişti? Ama vuslat için 21 yıl daha beklemesi gerekecekti.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in; "Konstantiniyye elbette feth olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onun askeri ne güzel askerdir." Hadis-i Şerif'indeki müjdeye mazhar olmak için İslam komutanları âdeta birbirleriyle yarış etmişlerdi.
Kim bilir asırlar boyunca kaç Müslüman komutanın kulaklarında yankılandı bu peygamber müjdesi?
Kim bilir kaç komutana geceleri zehir uykuyu haram etti?
Kim bilir kaç komutan bu uğurda kendini Konstantiniyye surlarının önünde buldu?
Kim bilir kaç komutan bu uğurda o aşılmaz görülen surları zorladı?
İşte kendisine geceleri zehir uykuyu haram edenlerden birisi de Sultan II. Mehmed'di. Daha çocuk yaştan itibaren kalbine "İstanbul Sevdası" düşmüş bu peygamber müjdesine mazhar olmak için yanıp tutuşuyordu. Çocukluk oyunları bile hep İstanbul üzerineydi...
Tarih: 29 Mayıs 1453 Salı...
Bizans'ın düşüşünü Türk bayrağının surlar üzerinde dalgalandığını gören Sultan Mehmed ve kutlu askeri Peygamber (s.a.v.)'in övgüsüne nâil olabilmenin sevincini yaşamaktaydı.
"Fatih" unvanını almaya hak kazanan Sultan Mehmed atından indi ve gözyaşlarıyla secde-i Rahman'a kapanarak şükretti.
Konstantiniyye üzerine doğan güneş artık İstanbul üzerine doğuyordu...