Bundan yıllar önce Batılı bir yazarın şu sözlerini çok tuhaf bulmuştuk:
-Yaklaşık her on yılda bir eğitim bilimcilerin çocuk eğitimi konusunda fikir değiştirmesinden bıktım. 1960'larda "Çocuklara özgürlük!" dediler. Sonra beğenmemiş olacaklar ki 1970'lerde "Çocuklara ilgi" diye tüm ana babalara ve eğitimcilere çağrıda bulundular. Bir on yıl sonra bu kez de "Disiplin"i önerdiler. 1990'larda ise "Çocuklara saygı" dediler. Ancak çocuk eğitiminde bir türlü istenen noktaya gelinemiyordu. Herhalde 2000'lerde şu slogan söylenecek: "Çocuklar mı? Canları cehenneme!"
Şaka bir yana çocuk eğitimi hemen tüm zamanların ve toplumların en temel sorunlarından biri olmuştur. Bundan yaklaşık 2.500 yıl önce büyük Yunan Filozofu Sokrates'in "Zamane gençleri öğretmenlerini dinlemiyorlar saygısız konuşuyorlar hiçbir otorite tanımıyorlar lüks peşinde koşuyorlar" diye yakınması çocuk eğitiminde aslında hep bir kısır döngüde olduğumuz bir arpa boyu yol alamadığımız inancını pekiştirebilir. Ancak bilim yine de gelişimini sürdürmüştür ve yarın da sürdürecektir.
Bilimsel bilgiler her ne kadar zamanla değişse ve eleştiri alsa da biz yine de sırtımızı bilime dayadık. Zaten başka ne yapabilirdik ki? Bir arabaya ya da uçağa binerken evimizde otururken bilimsel gelişime inananlar elbette çocuk eğitimi konusunda da aynı yaklaşımı gösterecektir.
Kitabın birinci bölümünde "aile" son bölümünde ise "sınav başarısı" üzerinde durulmuştur. Gerek ebeveynler gerekse çocuklar ve gençler her iki bölümü de okuyabilirler. Çünkü her iki kesimin de birbirlerini yeterince tanıma ve anlama gerekliliği vardır.