Gürdal Aksoy alanında bir ilk olma niteliği taşıyan bu kitabında serüvenini yazılı tarihin dışında sürdürmüş olan Dersim'in karanlıkta kalan kültür tarihine ışık tutuyor. Bunu yaparken inançlar ve kimlikler arasına kesin sınırlar çizen hâkim anlayışların ötesinde Dersim tarihi özelinde onların süreç içindeki değişim ve geçişkenliklerini örnekliyor. Aksoy bazı aşiret adlarının Ermeni tarihinin kapılarını nasıl araladıkları Ermeni aşuğların yöre kültüründe ne gibi izler bırakmış olabilecekleri ve Tujik Bava'nın tanrı Vahagn'ın bir devamı olup olmadığı gibi pek çok tarihsel olguyu sorgularken Alevi Kürtler ile Ermeniler arasındaki kültürel etkileşimin düzeyini ortaya koyuyor.
Bazı yer adlarının izlerini de süren Aksoy yörenin geçmişi daha eskiye varan halkı Ermenilerin Dersim'deki tarihsel sürekliliklerini de anlamaya çalışıyor. Kitap kültürel ırkçılığın yeni suretleriyle yüzleştiğimiz günümüzde ben ve Öteki arasındaki alışılageldik ilişkinin tarihe yansıyan temellerini sorunsallaştırmaktadır. Bu yanıyla o Ermenisiz bir Dersim tasviri ile 'Dersimliler'in salt Ermenilik üzerinden yapılan etno-kültürel portreleri arasına sıkıştırılmış tarihe bir reddiyedir.