Elvis Presley mi? O bu romanda; fazlasıyla. Krallığı meşhur kahvaltıları ve kendisini hiç görmediği oğluyla birlikte. Bu novella'da yazarının hiç gitmediği Antartika'dan Latin Amerika'ya Almanya'dan Susurluk'a kadar yuvarlanan hikayeyi kahramanının ağzından bir çırpıda dinleyiveriyoruz. Dil bir caz parçasında üflenen notaların vurulan ritimlerin doğaçlaması gibi. Dağınık bir o kadar da müzikal. Kanseri yenebilecek bir yumuşaklığı var kelimelerinin. Metinler arasında dolaşırken Bruce Springsteen Beatles Tansu Polatkan Denizaltı Victor Jara gibi isimlere; hatta cenaze meselesinde kendisinin Elvis'in oğlu olduğunu düşünenbuna inanan kahramanımızın suç ortağı Leonard Cohen'e rastlıyoruz. Evet bir ceset var rotası olmayan kamyonunun arkasında Elvis'in cesedi. Kimbilir herif gerçekten Elvis'in oğlu olabilir. Peki onun girdiği tünele girilir mi?