Ahmet Oktay bu kitabında postmodern durumu ve postmodern düşünceyi anlamaya çalışırken Türkiye'deki somut olguları sanatsal/yazınsal yönelimleri ve uygulamaları göz önünde bulunduruyor; daha ötesinde "postmodernite=ne yapsan gider" türünden denklemeleştirmelere karşı çıkıyor. Postmodernizmin kimi nihilistik eğilimlerine katılmadığını ama sorgulayıcı öğelerinin mücadeleci özgürlükçü ve eşitlikçi bir dünya görüşüne eklemlendirilebileceğini belirtiyor.
Yeni bir yüzyılda insanlığın tahakküm ve baskısından kurtulamadığını tam tersine tahakkümün rafine biçimler altında sürüp gittiğini eşitsizliğin büyüdüğünü öne süren yazar tam da bu yüzden siyasal ve ideolojik mücadelenin önemli olduğu gerçeğini anımsatıyor.
Oktay medyanın topluma içselleştirmeye çalıştığı bir ölçüde içselleştirmeyi başardığı kültürel pratikleri ve olguları eleştirirken edebiyatın ve sanatın devrimci ideallerinin siyasetin devrimci ideallerinden ayrılamayacağını vurguluyor.