Bireye yaşama sevinci veren ve bireyde birliktelik ve dayanışma ruhunu harekete geçiren aidiyet duygusu ya da ait olma hali; insan ilişkilerini anlamada yardımcı olan bir şeye bağlanma ihtiyacına karşılık gelir. Bireylerin doğumla birlikte kendilerini içinde buldukları kimlik bağlarının ve sonrasında kendilerini ait hissettikleri gruplar ile kurdukları sosyal etkileşim ağlarının kişiliğin gelişiminde rolü büyüktür. Bireylerin kişilik gelişiminde üyesi oldukları topluma olan aidiyetleri ise toplumsal birliğin ve bütünlüğün sağlanması ve süreklilik kazanması için gereken ortaklık duygusudur. Bu duygu ortaklığı bölgesel ortaklık ve aynı tarihsel geçmişe sahiplik ile bireylerin bir aradalığını anlamlı ve değerli kılar.
Toplumsal aidiyet birey ile toplum arasında karşılıklı beklentilere dayanan bir birliktelik sözleşmesidir. Bir gencin toplumdan beklentileri aile ve sosyal çevresiyle kurduğu ilişkilerde yaşadığı sorunlar gelecek kaygıları toplumsal kurumlara duyduğu güven ve mensubu olduğu eğitim kurumu ile ilgili duygu ve düşünceleri o gencin toplumsal aidiyetini biçimlendirir. Üniversite gençliğinin toplumsal aidiyet kodlarının ele alındığı bu kitapta ilk olarak aidiyet ihtiyacının toplumsal davranışların inşasındaki rolü ile toplumsallaşma sürecindeki etkenliği üzerinde durulmuştur. Ulusal etnik dinsel mekânsal ve örgütsel aidiyetleriyle bireylerin topluma nasıl entegre oldukları mensubu oldukları topluma aidiyeti azalan bireylerin yoksunlukları ile ortaya çıkan sosyal ve psikolojik sorunlar etrafında toplumsal aidiyet tartışmaya açılmıştır. Kitabın alan araştırmasının bulgularını kapsayan bölümünde ise üniversite gençliğinin topluma aidiyetini biçimlendiren "toplumsallık duygusu" "toplumsal sorumluluk ve fedakârlık" "sosyal adalet ve eşitlik" ile "toplumsal ilgi" başlıkları altında sunulan boyutlar ekseninde gerçekleştirilen analizlere yer verilmiştir.
Gençliğin toplumsal aidiyetini inceleyen bu kitap bu yönde yapılacak olan çalışmalara katkı sağlaması umudu taşımaktadır.