Hayrettin; taştan topraktan ağaçtan sudan pırasadan kabaktan... velhasıl her bir şeyden oyun ve oyuncak üretebilirdi.
Bir keresinde ortalarından yarıp içlerini boşalttığı ceviz kabuklarını kayısı gıcılarından ürettiği tutunma kabiliyeti yüksek reçinelerle Tekir'in patiklerine yapıştırarak kurduğu oyundu.
Tırnakları devre dışı bırakılan kedinin; taş zemin üzerindeki aczini ayakları arasındaki mesafeyi küçültüp sırtını kambur ederek boyunu yükselten kaygan duruşunu ve küçük adımlı tedirgin yürüyüşünü herkes kafasına göre bir şeylere benzetmiş ve o nasıl bir şeyse en çok da ''Yahu bu yüksek topuk giymiş Ermeni karıları gibi yürüyor.'' Benzetmesine gülünmüştü.