"Durumu kavramak için kâhin olmama gerek yoktu. Belli ki foyamız meydana çıkmış yakayı ele vermiştik. Sanırım sonumuz gelmişti. Ya kurşunlar bedenimizi delecekti ya da açık denizde köpekbalıklarına yem olacaktık. Normalde korkudan elim ayağım kesilip titremeye başlamam gerekirdi. Ama hayret edilecek bir rahatlıkla Igor'a baktım."
Sıradan bir reklamcı olan Okan GürdaPın yaşamı Sultanahmet Meydanı'nda bıçaklanan bir adamın kucağında ölmesiyle tümden değişti. 0 andan itibaren bir korku filminin içine düşmüş gibi alışılmadık bir tempoda yaşamaya başladı. Öyle bir film ki içinde ne ararsan vardı: Cinayet entrika polis soruşturması baskınlar ölüm tehditleri... Tabii filmin hoş bölümleri de yok değildi. Mesela Maria ile geçen ateşli ve erotik sahneler... Ancak filmin en güzel yanı Melis'ti. Yıllardır yan yana çalışmalarına rağmen fark etmediği Melis'in aşkını o günden sonra anlayan Okan istemeden olayların içine çektiği genç kadını da korumak zorundaydı artık.