Arap halk hareketlerinin fitilini ateşleyen Tunuslu seyyar satıcı Ebu Azizi'nin kendi yaşamına son verirken içinde bulunduğu durumu "tükenmişlik ve çaresizlik" olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Aslında bu basit iki sözcüğün son on yıllarda Arap halklarını idare eden rejimlerin geldiği durumu betimlemek açısından da geçerli nitelemeler olduğu savunulabilir.
Bugün Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da tahammülleri tükenmiş kitleler ülkelerini bölgelerini ve hatta uluslararası sistemi tarihi bir dönüşüme zorlarken bölge siyasetini takip eden bir akademisyen olarak gelişmeleri bilimsel düzlemde anlamlandırmanın tarihi ve insani bir görev olduğu düşüncesindeyiz.
Bu sorumluluk duygusu pek tabii uzun ve yorucu bir araştırmayı gerekli kıldı. Sağlıklı bir izleme bilgi yönetimi ve analiz süreci gerektirdi. Değişim süreci tüm hızıyla ve sertliğiyle devam ederken böyle bir çalışmayı vücuda getirmenin riskleri ise peşinen üstlenildi.