Dün Sancısı Türkiye'de genel tarih algısının olduğu kadar tarihçilik mesleği ve tarihyazımının da zorunlu bir alan olduğunu kabul ederek söze başlıyor. Oktay Özel Türkiye'deki tarihçilik pratiğini tarihselleştirmeye girişirken aslında bugüne ayna tutuyor. Tarihçiyi tarihsel bilginin içinde üretildiği güncel/tarihsel ortamı analizinin merkezine yerleştiriyor.
Kendi ifadesiyle "tarihçiliğin odağındaki öznenin yani tarihçinin iş yapma tarzına kavramsal donanımı ve terminolojisine güncelle siyaset kurumuyla ve nihayet devletle kurduğu tehlikeli ontolojik-pragmatik ilişkiye bu bağlamda kullandığı bilimdışı dilin ideolojik keskinliği ve şiddetine" yakından bakıyor. 'Sancı'nın esasen meslek etiğinin tarihsel bilginin demokratik ve çoğulcu doğasının çoklu okuma yöntemlerinin meşruluğunun unutulmasından kaynaklandığını ileri sürüyor ve meslektaşlarını yaptıkları işin doğasına d air düşünmeye temel ilkeleri hatırlamaya davet ediyor.Ancak Özel her koşulda zor olana talip olarak kolay(cı) bir çözümün olmadığını da gösteriyor.
Diğer yandan 'Sancı' şaşırtıcı derecede iyimser bir kitap. Çünkü Türkiye'de akademik tarihçiliğin bütün marazi ve yapısal sorunlarıyla aslında 'kuruluş devri'ni tamamladığını kendini sessizce doğasına daha uygun koşul ve temellerde yeniden kurmakta olduğunu düşünüyor. Ancak kırılgan bir iyimserlik bu. Çünkü bu yıkılış ve yeniden kuruluşun kendi sorunlarıyla birlikte geleceğinin ve gelmekte olduğunun da farkında.
'Sancı' alanında şimdiden temel okumalar arasına girmiş bir başvuru kitabı. Sözü olan ve sözünü etkili söyleyen bir kitap. Çok yönlü bir hesaplaşma keskin bir manifesto. Tarihçiler tarih öğrencileri ve tarih meraklıları için vazgeçilmez bir çalışma.
Ama en çok da tarihte tarihçilikle sadece 'kullanım değeri' üzerinden araçsal ilişki kuran siyaset kurumu mensupları için gerekli. Onlar için de adeta bir 'gölge etmeyin' kitabı.