İnsanoğlu meleklerden yüce şeytandan alçak olabilecek şekilde toprakla ateşin izdivacı ile bedenleşti. Ruhun üflenmesiyle yaratılışı tamamlanarak takva ve fücuru içinde barındıran sorumluluk sahibi bir varlık olarak yeryüzündeki serüvenine başladı. Kendisine ruhun üflenip isimlerin öğretilip kelimelerin verilmesi onu diğer varlıklardan farklı kıldı. Bu farklılık onu mayasından yaratıldığı yeryüzünün sorumlusu bir ölçüde de efendisi kıldı.
Yeryüzü ve içindekiler ona emanet edilmişti. Onu koruyup kollayacak imar edecekti. Ama o çoğu zaman emanete ihanet etti. İçindeki ebedi yaşama ve sonsuz mutlak egemenlik tutkusu onu kan akıtan fitne çıkaran bir zalime dönüştürdü. Kendisine öğretilen isimler sunulan kelimleler ve akledebilmesi onu meleklerden yüce kılarken içindeki dürtüler onu çoğu zaman şeytana dönüştürdü.
Meleklerden yüce şeytandan alçak olabilen insanoğlunun tarihide zihni gibi çelişki çatışma ve savaşlarla dolu. İşte insan bu: Toprak ve ateş iyilik ve kötülük yaratıcılık ve yıkıcılık. Çünkü o melek ve şeytan...