Bugün Anadolu'nun her bölgesinde olduğu gibi Sivas'ın da her köşesinde her sokağının içerisinde bir türbe bir kabir veya bir ziyaret yeri ile karşılaşmaktayız. İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif'in "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda" dediği gibi Anadolu toprakları şehitlerle gazilerle kısacası ulularla doludur. Bu bakımdan yatırlar kültürel hayatımızın canlı ve güçlü bir unsurunu oluşturmaktadır.
Tarihin her döneminde insanları doğru yola çağıran hata yaptıklarında onları uyaran açları yoksulları ve yolcuları doyuran sıkıntılarına ve bunalımlarına derman olmaya çalışan Anadolu'nun bu mümtaz insanlarının kardeşlik bağlarının sağlamlaşmasında önemli destekleri olmuştur. Anadolu insanı da gerek kendisine doyumsuz ve unutulmaz maddi ve manevi yardımlarda bulunan gerek inandıkları yüce Yaratıcısının istediğine uygun bir şekilde hayat sürebilmeleri için irşatlarıyla yol gösteren bu güzel insanlara hayattayken gösterdikleri saygı ve sevgiyi ölümlerinde de eksik etmemişlerdir. Onların kabirlerini ziyaret etmişler ve onlar için dualar etmişlerdir. Onların kabirleri koruma altına alınmış ve türbeler yapılmıştır. Kültürel tarihimizde türbeler; saygı ve sevginin hürmet ve vefanın bir örneği olarak varlığını sürdüre gelmişlerdir.