20. yüzyılın "fetih" paradigmaları zaferin kitleleri "yek bir yumruk" kılmaktan geçtiğine inanıyordu: İtalyan filozof Gramsci'nin metaforlarıyla ifade edecek olur isek öngörülen hep "mevzi" savaşlarıydı "manevra" savaşları değil. Oysaki bugünkü ihtiyaç tam aksi yöndedir: 21. Yüzyıl manevra savaşlarının yüzyılı olacaktır. Bir başka deyişle politik/sivil toplumun fethi siyasal partiler ya da sivil toplum örgütleri etrafında mevzilenen "kütle-adam"larca kuru kalabalıklarca değil seçkin "akıncı" birlikleriyle gerçekleşeceklerdir. Söz konusu akıncı-aydınlarca fethedilmesi öncelikli olan "toprak" ise zannedildiği gibi "siyaset" değil "kültür"dür. Gayet tabii Ülkücü-Türk milliyetçileri de özetin-özeti olarak sunduğumuz bu taktik/stratejik gereklilikten "muaf" değildir. Bizlerin entelektüel anlamda- "gündelik siyaset" merkezli "rozet kimlik"lerden kendi kendine yeten bir "kültür ve dava adamı" kimliğine geçiş yapmamız bugünün dünyasında artık yadsınamaz bir zarurettir. Elinizdeki kitap ise sadece ve sadece bu zaruret halinin farkında olanlar içindir.