Yirminci yüzyılın sonunda ve yirmibirinci yüzyılda sınırların anlamsızlaştığının ve tek bir dünyanın var olduğunun farkına vardık. Bu farklılıkta küreselleşme olgusu ve çevre sorunlarının büyük bir etkisi oldu. Küreselleşme olgusu ve çevre sorunları yurttaşlık bilincini dünya ölçeğine taşımamıza ve çevre sorunlarını birlikte çözmeye çalışmamıza yaradı. Buna karşın yaşam düzeyimizi yerel düzeyde yükseltmek zorundaydık. Fakat bunun için tek seçenek olarak sunulan kalkınma düşüncesi geçmişte refah getirmedi başarısız oldu. Üstelik çevre sorunlarına da yol açtı. Böylece çevre sorunlarına yol açmayacak ya da yol açacak yeni bir kalkınma formülü bulduk: sürdürülebilir kalkınma.
Üç yılı aşkın bir emeğin ürünü olan bu çalışma çevre ve onun ayrılmaz bir parçası olan kalkınma söyleminin inşa sürecini hükümet programlarından yola çıkarak resmi düzeyde Türkiye örneğinde incelemektedir. Kanımıza çalışma ele alınan konu ve izlenen yöntem açısından Türkiye'de akademik anlamda önemli bir boşluğu doldurmaya adaydır.