Bir taş aradım bulamadım. Suyun kıyısındaki çakıllardan bir tane alıp geri çekilerek göle doğru fırlattım. Cam kırıldı!
Dibe dalan çakıl suyun derinlerinden göz kırptı bana ben de ona.
Kıyıdaki sıralardan birine oturup yeryüzünün o andaki renklerini izlemeye başladım; doruklarda beyaz kar onun hemen altında koyu yeşil çam ormanları daha da altta açık yeşil ağaççıklar gerilerde puslu ormanlar gökyüzünün ormanlarla kesiştiği bölüm koyu ve açık mavi güneşin Alplere verdiği kızıllık gölün üzerinde sararmış bir yaprak sanki.
Göl ile güneşin oluşturduğu yakamozlar yer yer beyaz mavi; yer yer gölü yalayan bir portakal rengi...
Suyun üzerinde de iki ördekle iki ak kuğu...