Tarih ve insan... Birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bu iki değer birbirlerinden beslenerek varlık bulurlar. İnsan geçmişteki sıradan olgu ve olaylara fikirleri karakterleri ve yaşantısının verdiği birikimle tarihsel bir boyut kazandırır. Fakat her insan aynı zamanda tarihin bir ürünü bir parçasıdır. İnsan içinden kopup geldiği bu alanı kendi zihninde yeniden canlandırır ve aslında yitip gitmiş olan yaşanmışlıkları geri getirir. Böylece onlar üzerinde düşünebilme ve onları yeniden değerlendirebilme fırsatı bulur. Kişinin geçmiş üzerine yaptığı bu değerlendirmeler vardığı sonuçlar ve bunlardan hareketle ortaya koyacağı ürünler ise "tarih"i oluşturur.
Geçen yüzyılın sonunda yaygın olan ve bazı uzmanların hala benimsediği bir görüşe göre tarihsel araştırmalarımız geçmişi "hakikatte olduğu gibi" yansıtan bir imgeyi yeniden inşa etmelidir. Bu hedefe yaklaşabilmenin en önemli koşulu birincil kaynakların dikkatle incelenmesidir.