Dünya şiiri denince pek çok isim arasında Rainer Maria Rilke Fransız sembolistleri ile birlikte anılır. Alman şiirinin de gelmiş geçmiş belki de en büyük ustalarındandır. Ancak konu roman olunca hele modern roman deyince J. Joyce M. Proust V. Woolf gibi modernistler ile birlikte çağının bu yeni akımını Alman dilinde temsil eder. 1900'lü yılların başında henüz genç bir şair iken yazmış olduğu günlük tarzı fragmanlardan oluşan yegâne romanının başarısında ve bugün ikibinli yıllarda bile hala üzerine konuşulabiliyor olmasında sanırım şairliğinin çok büyük etkisi vardır. Çünkü kırsal bir alandan gelerek büyükkent deneyimi yaşayan bir insanın izlenimleri duyumsadıkları özlemi ve kaygılarını olsa olsa Rilke gibi dilini çok iyi kullanabilen büyük bir şair şiirsel bir tatla metinleştirebilirdi. Kurguda gözlemlediğimiz sahneler yalnız bir romancının bilinç akışı yöntemiyle anlattıklarıyla kalmıyor şairane bir üslupla döneminin en düzeyli ve ustalıklı dili ile yazın dünyasında tartışmasız yerini alıyordu. R.M.Rilke'den yaklaşık yüzyıl sonra Malte aracılığıyla geri dönüşlere başvurup modernizm uğruna nelerden ayrıldığımızı nelere veda ettiğimizi yeniden ama özgün birey kimliği açısından görebilir Rilke'nin deyimiyle "görmeyi öğrenebiliriz".