Eylül 12'den vurdu birçok değerimizi.
Kimi yeşil çınar yaprağı kimi buğday başağıydı. Devasa tırpanlarla daha gövken biçildi niceleri. Vuruldukları yere sızan kanın gölgesinde yetişecek papatyaları ve onların anlatacaklarını hesaba katamadı Eylül'ün müteahhidi!
"... Onlar baharı tanımayan baharlardı. Bir kaçı ulaşabildi taşların arasından sızan gün ışığına. Ne hazin öyküler çürüdü taş duvarların taş blokların arasında. İşte o gün ışığını göremeyenlerin hazin hayatlarını paylaşan bir papatyaydık biz de... Kısacık ömürleri hiç edilen papatyaların anısına anlatmam lazımdı bu öykülerden payımıza düşeni..."
"...Onlar dalından daha yeşilken kopartılan hatta can evine nişan alınan yeşil çınar yapraklarının kanayan gölgelerinde yeşermeye çabaladılar umudu yitirmeden. Onların ne kavgaları ne yaşam savaşları ne de var oluşları bazı "büyük(!) adamlarca" umursanmadı ama onlar hayatı umursadı ve hayata dair her şeyi..."
Emine Özgenç