Paris Kurban: Nina Belskaya adında bir Rus göçmeni. Paris'teki Rus entelektüelleri arasında asiliği ve "köksüzlüğü" ile tanınan bir genç kadın. Fail: Meçhul. Nina'yı kim ve neden öldürmüştü? Fikirleri yüzünden siyasi bir cinayete mi yoksa çekiciliği yüzünden bir aşk cinayetine mi kurban gitmişti?
1980'lerde Rusya'dan ABD'ye göç eden ve şimdi New York'ta tarih yüksek lisansı yapmakta olan Tanya Nina Belskaya'nın adına bir dipnotta rastladığından beri bu sorunun cevabını merak ediyor. Nihayet dedektif rolünü üstlenip Paris'e giderek olayı soruşturmaya başladığındaysa işlerin sandığından daha da çetrefil olduğunu görüyor. Nina'nın öldürülmesiyle başrolünü Greta Garbo'nun oynadığı 1939 yapımı Ninoçka filmi arasında nasıl bir bağlantı var? Bu cinayeti kimler neden örtbas etti? Her cevabın yeni bir soru doğurduğu bu araştırmanın ortasında bir de Rusya'daki büyükannesinin ölüm haberini alan Tanya yıllardır ayak basmadığı memleketine gidiyor; komünizmi feshedip kapitalizmi kucaklamış olan ülkenin geçirdiği değişime tanık olmanın yanı sıra Nina Belskaya cinayetiyle ilgili şaşırtıcı bilgiler ediniyor.
Ninoçka dedektiflik romanı geleneğiyle hem inceden alay eden hem de bu geleneğin ustalıklı bir kullanımını içeren; sürgün nostalji kuşak ve kültür çatışması gibi kavramlar üzerinde duran; oyuncu tarzıyla okura muzipçe göz kırpan keyifli zevkle okunacak bir kitap.