Farz et haylaz bir çocuğun dudağındaki ıslıktık çaldı ve bittik.
Farz et yan yana vidalanmış iki koltukta oturan yolculardık
Son durakta ayrılacak olan
Farz et aynı kurşunla aynı yerden vurulan iki yaralıydık aynı anda kanayan
Farz et aynı kelepçeyle birbirine emanet aynı suçu işleyen iki suçluyduk.
Farz et aynı kavgada sıkılan iki yumruktuk aynı düşüncede taraf.
Farz et aynı namludan çıkan iki kurşunduk biri beyne diğeri yüreğe saplanan.
Farz et geç kalınan bir yolcu treniydik ellerimizde biletlerimiz ceplerimizde sevdalarımız kalmıştı
Aşka yetişememiştik...