Yabancılaşma geleneksel anlamda çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır ancak bu kullanımda gündelik dilin dar kalıplarının müsaade ettiği kadarıyla kendini göstermektedir. Oysa edebiyatın kırdığı bu kalıpların ötesine geçip bu yeni anlam dünyasına nüfuz edildiğinde modern insanın gerçek trajedisinin büyük ölçüde yabancılaşma kavramı üzerinden dillendirildiği ortaya çıkar. Modern toplumların oluşturduğu yaşam biçimleri bu yaşam biçimlerini kolaylaştırmak için ürettikleri teknolojik imkânlar
ve bu yaşam biçimlerini devam ettirmek amacıyla kurdukları mekânlar arasındaki kontrol edilemez ilişkinin sonucunda insanın elde ettiği bir sonuçtur yabancılaşma. Modern insan yabancılaşma ile nasıl başa çıkabileceği sorusuna cevap aramaktan çok bu tecrübenin edebiyat ve sanat vasıtasıyla nasıl dillendirileceği ile uğraşıyor gibi. Adorno Minima Moralia'da aslında modern
insanın artık kendini hiçbir şekilde evde hissedememesini anlatmaktaydı. Yabancılaşma bu yersiz-yurtsuzluğun hikâyesidir.