İbni Haldun'un tarihin bilim olarak doğuşunu simgeleyen yapıtı Mukaddime Ortaçağ Arap uygarlığının sönmeye yüz tuttuğu bir sırada kaleme alındığından İbni Haldun'u ve düşüncelerini doğrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi bu düşünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu. İbni Haldun 14. yüzyılda toplumların iktisadi sosyal ve siyasi koşullarının bilimsel bir çözümlemesini yaparken bir takım temel tarihsel sorunları ortaya koyuyordu. Ortaçağ'a ilişkin yapıları iktisadi toplumsal ve siyasal evrimi yavaşlatan ya da engelleyen yapıları betimliyordu. İşte bu gecikme yabancı güçlerin etkileriyle birleşerek birkaç yüzyıl sonra sömürgeciliği olanaklı kılacak; sömürgecilik de azgelişmişlik olgusunun ortaya çıkışını getirecekti. İbni Haldun Kuzey Afrika tarihini yüzyıllar boyunca kesintiye uğratan siyasal (daha sonra iktisadi ve toplumsal) başarısızlıklar dizisini son derece yöntemli bir biçimde irdeleyen ve durgunluk nedenlerini bir tanrısallıkta ya da dış güçlerin etkisinde değil yaşadığı toplumun iç yapısında arayan bir düşünür oldu.