Bölgeselcilik Dünyada 1905 yıllarında başlamış ve 1930'lu yıllarda altın çağını yaşamıştır. Ancak 1965'li yıllardan sonra bölgeselcilik önemini tamamen yitirmiştir. Türkiye'ye bölgeselcilik 1941 yılında girmiş ancak yanlış algılanmıştır. Dünyada bölgeselcilik küresel ve kıtasal bazda ele alınırken Türkiye'de ülke bazında alınmaya çalışılmış ve coğrafi bölge olarak algılanmıştır. O yıllardan bugüne kadar çok sayıda tenkit almasına rağmen Türkiye'de Coğrafi Bölgeler bir türlü kaldırılamamıştır. Yıllarca Ortaöğretim ve Yükseköğretim coğrafya alanında yanlış olmasına rağmen Türkiye Coğrafi Bölgeler okutulmuştur. Oysa dünyada böyle bir uygulama hiçbir zaman olmamıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı yanlışın farkına varmış ve yeni uygulamaya geçmiştir. Yeni uygulamada Türkiye; dünya ülkelerindeki programlara uyum sağlamıştır.
Bölge kavramı değişkendir. Bölge sınırları çizilirken kesinlik yoktur. Sınırlar genellemeler sonucunda ortaya çıkar. Bir bölge içinde o bölgenin genel şartlarına uyum sağlamayan mikro düzeyde başka bölgelerin öğeleri de bulunabilir.
Coğrafyada en az değişen unsurlar yeryüzü şekilleri ve iklimdir. Ancak bunlar da zaman zaman değişebilmektedir. Özellikle volkanlar depremler akarsular buzullar ve insan faaliyetleri yeryüzü şekillerini değiştirebilirler. İklim özellikleri de değişebilir. Buzul ve buzularası dönemlerde dünyanın iklimleri sürekli değişmiştir. Ancak bu olaylar çok yavaş olmaktadır.
Coğrafyada beşeri unsurlar çok sık değişir. Özellikle insan ve insan faaliyetleri ile ilgili bölgeler insanların arzu ve isteklerine göre sürekli değişir. Bu nedenle bölgeler zamana ve mekâna göre esas alınmalıdır. Nüfus tarım sanayi ulaşım turizm gibi unsurlar sürekli değişkendir. Bu nedenle beşeri konularda hazırlanan haritalar hazırlandığı tarih için geçerlidir. Ancak genel anlamda beşeri ve ekonomik şartlar büyük iklim kuşaklarına ve yükseltiye uyumludur.