Adeta uçuyordu yüreğiyle Bilâl. Adımları kanat olmuştu. Bilinenden öteye uçuyordu. Bozduğu ezberin yerine yenisini öğrenmeye gidiyordu. Beyaz bir sayfaydı artık onun kalbi. İman ile donanmıştı amel ile dolacaktı. Küçücük âlemine koca okyanusu hapsetmişçesine fokurduyordu. İçinin dehlizlerinde salınıyordu gelincikler. Hiçbir rüzgâr dokunamazdı onlara. Savuramazdı yapraklarını kendinden öteye. Bir yandan geceye inat gündüzü yaşıyordu yüreğinin yamaçlarında. Umut yüklü papatyalarına bakıyordu hayran hayran. Bir yandan da ötenin ötesine gidiyormuşçasına heyecanlı bu gidişte ayakları birbirine dolaşıyor kâh arkasına bakıyor kâh sağını solunu denetliyordu. Tedirgin yürünen yollar da biter varılacak adrese varılır elbette. Bilâl sonunda bir kapının önünde durdu. Tokmağı dokundurdu kapıya..