Halepli bir tüccarın oğluyken korsanlar tarafından esir alındı. İtalya'da satılarak vaftiz edildi. Efendisi Giovanni ülkenin en usta saatçilerindendi. Zekâsıyla parladı. Ustasının gözdesi oldu. Sonra gizemli bir olay gerçekleşti ve onu başka şehirlere başka topraklara başka âlemlere sürükledi. Her dinden her dilden insanla yârenlik etti. Fani aşkla ilahi aşkla savruldu durdu.
Harran şehrine geldiğinde 15 yıldır diyar diyar gezmekteydi. Hiçbir dini reddedip yok saymadan tıpkı kendinden önceki yol erbabı gibi her inançtan insana kucak açtı. Zihinleri sorularla dolup taşanlar onun irfanından damlayan sözcüklerle kendilerini yeni ve cezbedici bir anlatıda buldular. Ardındaki kitle büyüdükçe onun ufku da büyüdü. Öyle ki zamanın en güçlü hükümdarı Timurlenk'e yöneltti bakışlarını ve lanetini. Doğu'nun ilk saat kulesini yaptı. Saat çınladıkça fani hayatın ninnisi her yerde yankılansın istedi.
1400'lü yılların şafağıydı. Kimi ona evliya dedi; kimi ermiş kimi peygamber kimi de sapkın. O ise kendisine sadece "fani" sıfatını uygun gördü. Bu romanda İtalya'da köle olarak satılan bir Müslüman çocukken yıllar sonra menkıbesini Doğu'da aramaya başlayan Kınalı Peygamber'in ilginç ve gizemli öyküsünü bulacaksınız.