Pencereden gördüğüm insanlar vardı fotoğraflarda. Aynı yüzler aynı çarpık yüz ifadeleri. Sessizlik... "Bak şu dostuna!" ... Mösyö Onnik fotoğrafların içinden Halil Bey'i gösteriyordu parmağıyla. Halil Bey ağzını kocaman açmış bağırıyordu. Acaba ne diye bağırıyordu? Herhalde "Aferin oğlum sen ne akıllı çocuksun"! demiyordu. "Allah bağışlasın seni yavrum." Hayır hayır böyle bir şey değil. Halil Bey sen o akşam neler diyordun? O Eylül akşamı o saatte İstiklal Caddesi'nde işin neydi Halil Bey? Konuş Halil Bey konuş bir şeyler söyle! Halil Bey susuyordu. Galiba sorularımın cevabını hiçbir zaman alamayacaktım artık bize misafirliğe de gelmiyordu.