Balkan Savaşı'nda Türk halkına yaşatılan büyük acıları objektifiyle belgelendiren bir savaş fotoğrafçısı anlatıyor...
"Yürek burkan bir görüntüydü bu. Savaş alanı içinde kalan yıkılmış evlerinden kaçan yüzlerce köylü daha kuzeyden İstanbul'a doğru yürümekteydi. Kurtarmış oldukları eşyayı ağır ağır giden kağnılara yığmışlar zaten kötü olan yolun çamurunu nerdeyse yoğurarak yol alıyorlardı. Az konuşuyorlardı çoğu çıplak ayaklı çocuklarını kucaklarında taşıyan gözü yaşlı kadınlar çamur deryası içinde yorgun ilerleyen bu suçsuz insanlar savaşın entrikaların ve kötü yönetimlerin ne anlama geldiğini diğer insanlara canlı bir biçimde anımsatıyorlardı."
"Türklere yapılan barbar ve acımasız gibi yanlış suçlamaların doğru olmadığını Trakya savaş alanında geçirdiğim süre içinde gösteren tek bir kanıtın olmadığını anlamıştım. Osmanlı ordusu askerlerine karşı söylenen her suçlamaya karşı çıkma durumunda değilim ancak Avrupa'nın en iyi birliklerinin moralini disiplin altına alabilecek koşullar altındaki tutumlarını görmüş olarak o askerlerin panik anında bile herhangi bir aşırı öfke ve canavarlıklarıyla ilgili İngiliz ya da yabancılardan ne bir şey ne duymuştum ne de öyle bir olaya tanık olmuştum."
"Hıristiyanların katledildiği düşüncesini ortaya atan tek kurum Amerikan konsolosluğu idi. Orada çalışanlar kendilerine ulaşan haberleri sürekli olarak çarpıtıyordu."