Ahmet Türkay Üzüntülerimin Karakışı kitabındaki öykülerde ağırlıklı olarak hem Bulgaristan Türklerinin asimilasyon dönemindeki çilesini hem de Türkiye'de yaşadıkları sıkıntılarını dile getirmektedir. Yorumlamaya çalıştığı çok sayıda olay arasında dozerle mescit yıkma görevini yerine getirmek yerine intiharı tercih eden Vedat (Zor Görev) büyük emek ve sıkıntılarla biriktirdiği parasını İstanbul'daki bir emlakçiye kaptıran sonra da üzüntüsüyle barışmaktan başka çaresi olmayan Öptü Üzüntünün Elini'nin anlatıcısı dikkatleri çekmektedir.
Yazarın öykü yapısıyla ilgili anlayışı kısa ama yoğun anlatımında konuya doğrudan girme cesaretinde kendini gösteriyor. Hem çok duygusal hem de filozofça derin konulara dalabiliyor Ahmet Türkay. Birbirinden farklı karakterlerin düşünce ve duyguları karmaşık etkileyici ortama zamana uygun son derece de doğal ve inandırıcıdırlar. Ahmet Türkay'ın özgün ifade gücünü ilginç üslubunu; kişiye mekâna ve zamana çok yakışan mecazlarıyla kıyaslamalarını öykülerinde bulmak mümkün. Kişiye özgü şaşırtıcı fikirler davranışlar minyatür gibi yumuşak ve kıvrak rengârenk ifadeler ortaya koyuyor. Yazar Türkçenin tüm gücünü ve büyüsünü öykülerine taşıyarak sıradanı sıradışı yapmayı başarıyor.
Prof. Dr. Zeynep Zafer
Ankara Üniversitesi
Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi
Öğretim Üyesi