Hayatın kendisi bir serüvendir. Bilinmezlerle yüklüdür bas döndürücüdür korkutucudur... Yolda sizi nelerin beklediğini bilmezsiniz. Size düşen yürümektir.
Yürürsünüz...
Kimileri insanın boş bir defler olarak dünyaya geldiğini varsayar kimileriyse deflerin ilk sayfalarının çoktan doldurulduğunu hiçbir kalemin o yazıları si içmeyeceğini düşünür.
Hayat ise bu varsayımları doğrulayarak ya da değiştirerek ilerler insan yolun bir yerine gelip de 'ben neredeyim' diye durup düşündüğünde eğer kendisine şaşırıyorsa ilk varsayımı doğrular. Doğumuyla kendisine verilen boş deflere yazılanların çoğu kendi imzasını taşıyordur çünkü. Geriye dönüp baktığında kendisini dünyaya getirenlerden ilk yolculuğuna birlikte çıktıklarından farklı bir güzergâhtadır... Şaşkınlığı da bu yüzdendir.
Diyelim ilk sayfaları sizden önce size rağmen yazılıp çizilmiş bir deftere doğdunuz herkes o yolun sizi nereye taşıyacağından emindir hayallerin boyu bile o uzaklığa göre ayarlanmıştır üstelik siz de buna inandırılmışsınızdır.
Sonra öyle bir yer gelir durur yine o soruyu sorarsınız: 'Ben neredeyim?'İhtimal siz de şaşırırsınız çünkü durduğunuz yer çoktan rota değiştirdiğinizi başka bir yolda doludizgin ilerlediğinizi göstermektedir. Belki aynı yoldasınızdır da 'ben bu değilim ama' deyip dümeni başka bir yola doğru kırıverirsiniz.