Dile kolay oysa yürek hüzünlü bir deniz gibi. Şimdilerde saltanat sanat hayat bozuldu. Aşk vefa özlem bozuldu. Bozuldu beyefendiler hanımefendiler... Artık yazan parmakların büyüsü satırlardan öteye geçmiyor. Geçenlerin sayısı parmakların sayısını geçmiyor. Ateş yakıyor ama efsunlaştırmıyor acı hissediliyor ama çabuk tükeniyor. Bu yüzden duygular da bozuldu. Oysa Şeyh Galip ateşin kalpte bozulmadığı dönemlerde ateşe tutulduğu için yangın dolu mısralar yazmıştı. Ve bu gün her şeyin bozguna uğradığı zamanda yürek onun yangınlarını hissediverirken tutuluveriyordu Şairin yangınlarına.
"Gül ateş gülbün ateş gülşen ateş cuybar ateş Zemin ateş zaman ateş bütün nakş u nigâr ateş"
Böyle deyiveriyordu Galip; ta asırlar öncesindeki ateşe tutuşan kalbi ile ve ben taa asırlar sonrasında onun yangınlarına tanıklık ettiği şehrin sokakların da gezinirken işitiveriyordum onun yangın dolu sesinden ve eşlik ediyordum istem dışı yangınlarla... Kalbim ateş yolum ateş yönüm ateş/ damarlarımdan akan kan ateş gözümde yanan fer ateş dudaklarım hepten ateş... Yetinmiyordum ateşe döktüğüm kelimelerle evrende her ne var ise hepsi ateş deyiveriyordum. Yüreğin ateşten bir gül olması için işte bu satırlarda ateş... SEVGİ-İLGİ-İLİM kelam aynasında ateşten bir gül olup dokunuverecek kalplerinize...