HACETLER KAPISI BENİM
Hacı Mirza Hasan Şirazi'den şöyle nakletmektedir:
Ben Samerra'dan Ali'nin oğlu Hüseyin'i ziyaret etmek için yola çıktım.
Yolda bir kabile reisinin evine girdim. Bir kadın ikram için yanıma gelerek şöyle dedi:
-Selam sana ey Abbas'ın hizmetçisi!
Ben bu şekilde selamlanmaktan dolayı şaşırdım ve kabile reisine:
-Bu kadın kimdir? Ve neden bu şekilde selam vermektedir? Diye sordum.
Kabile reisi:
-Bu benim kız kardeşim. Ben şiddetli bir şekilde hasta olup ölüm döşeğine düşmüştüm. O anda kız kardeşim bizim karşımızda olan bir tepenin üstüne çıkıp efendimiz Abbas'ın kabrine taraf dönerek tam bir perişan halde ve ağlar gözlerle şöyle diyor:
-Ey Ebul Fazl! Allah'tan iste kardeşime şifa versin. Sonra iki büyük insanı gördüm. Biri diğerine dedi ki:
Kardeşim Hüseyin! Bak bu kadın beni kendi kardeşinin şifası için vesile etti. Allah'tan iste şifasını versin.
Yine kız kardeşim ikinci defa şöyle diyor:
Ey Ebul Fazl! Allah'tan iste kardeşime şifa versin.
Yine de kız kardeşim üçüncü defa gözü yaşlı bir şekilde istekte bulundu ve o durumda gördüm ki Abbas (a.s) yaşlı gözlerle imam Hüseyin (a.s)'a şöyle arz etti:
-Kardeşim Hüseyin! Onun isteğini yerine getir eğer getirmezsen benden Babülhevaiç lakabını al!
İmam Hüseyin (a.s) tam bir teveccühle şöyle buyurdu:
-Kardeşim! Rabbim selam gönderiyor ve şöyle buyuruyor:
-Bu makam ( Hacetler kapısı) kıyamete kadar senin için baki kalacaktır. Biz de senin ihtiramından dolayı bu hastayı ölümden kurtarıyoruz.