Ömer Faruk Reca dostumun 1 Mayıs'ın Gözyaşları isimli bu çalışması hakikaten 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın bilinmeyen yönleri açısından bir ilk diyebilirim. Kitabın basımından önceki çıktılarını incelediğimde ilginç bilgilere rastladım. Ömer Faruk 1 Mayıs'ın ana damarını yakalamış; emeğin ve emekçinin ne olduğunu tarafsız olarak gözler önüne sermiş. Hayatın sadece siyasetten ibaret olmadığını acısıyla hüznüyle dayanışmasıyla hayatımızın sosyal bir yönünün de olduğunu duygulanarak anlıyorsunuz. Yeryüzünde tüm insanların aslında aynı şeylerin mücadelesini verdiğini idrak ediyorsunuz. Yani acıyı ve bir o kadar da varoluşu en iyi hissedişin köşebaşında insan var... Roman dilinde olan bu araştırma okurken sıkmıyor insanı. Alacakaranlıkta sokak sahneleri. Ağaçların çıplak dalları ile evlerin amber ışıklı pencereleri... Mevsim her zaman sonbaharda ya da kış... Kasım'ın kasveti... Camlar buğulu... Her an hiçbir şey olmayacak hissi uyandıran puslu hava... Vitrinler eşsiz görüntülerini yağmur kaygan sokaklarında yansıtıyordu. Solitary yürüteçler. Moonlight lime lime olmuş bulutlar turquvaz gökyüzü. Gizemli bir atmosfer yarım kalan beklentisiyle... ve ağıtsal randevulaşmalar... İşte bu resim tam olarak 1 Mayıs'ın Gözyaşları'nda geçiyor. Kitabı okurken Victor Hugo'nun Jan Valjan'ı Dostoyevski'nin Raskolnikov'u akla geliyor sizi bambaşka dünyalara götürüyor. Bence 1 Mayıs'ın Gözyaşları Türkiye'de bir ilk. Kitabı samimi duygularımla herkese tavsiye ediyorum. Ömer Faruk Reca dostumu bu kıymetli çalışmasından dolayı tebrik ediyorum.
CEZMİ ERSÖZ