Bu çalışma Diyarbakır'daki Ermenilerin kültürel varlığını yeniden tasavvur etme bir tür kurma girişimidir. Kentin 1980'li yıllara kadar kullanılan ancak daha sonra cemaatsizlik nedeniyle hızla harabe halini alan Surp Giragos Ermeni Kilisesi'nin yakın tarihte Diyarbakır Belediyesi ve Ermeni kurumlarının işbirliğiyle restore edilerek yeniden ibadete açılmış olması bu tasavvur ve yeniden kurma girişimleri açısından büyük bir önem taşıyor. Bu kitap da bu anlamda yitik bellek denizini oluşturan damlalardan biridir.
(Ali Bayramoğlu Önsöz)
Bu kitapta yer alan anlatıları okurken sözlü tarihin türlü cilvelerini düşünmeden edemedim. Bunlar arasında hayat hikâyelerinin dinleyicisini 'hakikate çağrısı' farklı iktidar katmanlarının duygular ekseninden ifadesi ve belki de bu kadim şehrin herkesin her şeyin üstünden bizlere müstehzi bakışı var. 'Sessizliğin sesi' kadar Diyarbakır'ın bize yüklediği duygusal ağırlığı da hissetmemek mümkün değil bu anlatılarda. Bugünün çok-yerli yerelliği içinde bile hâlâ kendisi olmayı sürdürebilen şehirlerimiz var. Diyarbakır Ermenileri konuşurken insan ister istemez yılların sırlarının şehrin surlarından çıkıp bize sorduğu yeni sorular üzerine tefekkür ediyor.
(Arzu Öztürkmen Sonsöz)