Fransız edebiyatının en önemli metinlerinden sayılan İtiraflar'ın devamı niteliğindeki Yalnız Gezerin Düşleri
Rousseau'nun içe bakış mizantropiye varan yalnızlık isteği ve dış dünyaya aldığı tavrın sonucu ortaya çıkmış bir eserdir. Kısacası yaşamdan yorulan birinin iç hesaplaşması küskünlüğünün ilan metnidir. Umutları tükenmiş bir filozofun kendi ve dünya ile hesaplaşması yanında düşünen yargılayan insanlığın da ortak dilidir. Sorgulamaya
yazgılı düşünmekten korkmayanların başucu kitabı olmaya aday olan bu eserin sayfaları arasında dolaşırken aynı zamanda naif bir küskünlüğün ve yıkıcılığa varan bir isyanın gelgitlerini içinizde hissetmeniz işten değil.