"Koyun ağılında doğdum. Oğlan olduğum için kartal tüyü ile gözüme kara sürme çektiler. Kız olsaydım sürmeyi güvercin tüyü ile çekeceklerdi gözüme. Kalabalık bir aileydik. On üç kardeştik. Anamla babamı da katınca üç odalı evde on beş nüfuslu bir aşirete dönüşürdük hayatlarımız birbirine karışırdı. Göçebeydik. At eşek sırtları kıl çadır altları yurdum oldu. Yalınayak başım çıplaktı. Duyduğum korkuların çoğu açlık ve üşümek üzerineydi. En çok duyduğum ses çan sesiydi. Ormanda kaybolmayayım diye boynuma bir oğlak çanı takmışlardı. (...) Babam öğretmenle anlaşarak aynı yılın güzünde ilkokula yazdırdı beni. Yine ayağım yalın başım çıplaktı. Kalemimi iple boynuma bağlamışlardı.
On yapraklı sarı defterim silgim ve alfabemle
okula gidip gelmeye başladım."
Öykücülük yolunda da yorulmak durmak bilmeden yürüyen Toroslar'ın Yörük evladı Osman Şahin
Türk öykücülüğünün Toros zirvesine ulaştı.
Ve öyküleri Türk sinemasının Adak Kızgın Toprak Kibar Feyzo Derman Firar Kurbağalar Kan Keriz Su gibi en güzel yapımlarına can verdi.