Slavoj Zizek'le birlikte Sloven psikanaliz okulunun kurucularından olan Mladen Dolar son yıllarda Derrida'nın "sesmerkezcilik" teorisiyle birlikte felsefenin gündemine taşınan tartışmaya psikanaliz cephesinden son derece özgün ve ufuk açıcı bir katkıda bulunuyor. Lacan'ın "ses psikanalitik nesnenin (yani objet a'nın) en önde gelen cisimlenişlerinden biridir" demesine rağmen aslında psikanalizde de bakış'a kıyasla hep gölgede kalmış bir meseleyi ses'i önplana getiriyor Dolar.
Ses felsefi gelenekte genellikle ya bir anlam vasıtası ya da (müzikte olduğu gibi) bir estetik hayranlık kaynağı olarak görülmüştür. Dolar bunların yanı sıra ses'e düşüncenin kaldıracı olan bir nesne olarak da bakabileceğimizi iddia ediyor. Nesne olarak sesi farklı birçok düzeyde (sesin dilbilimi sesin metafiziği sesle beden arasındaki paradoksal ilişki sesin etiği ve elbette vicdanın sesi siyaset ve hukukta sesin ve şifahiliğin önemi Freud ve Kafka'da sesin kullanımları vb.) ele alarak kapsamlı bir ses teorisi geliştiriyor.