İşletmeler belli bir ölçeğe ulaştıkları halde özellikle girişimcilerin kontrolü bırakmak istememeleri nedeniyle kurumsallaşamamaktadırlar. Küçük işletme felsefesi ile yönetilmeye çalışılan ancak kaynak ve zaman israfına neden olan bu yaklaşım işletmelerin büyüme planlarını sekteye uğratmaktadır. Çünkü kurumsallaşamayan işletme yöneticileri dış çevreyi inceleyememekte ancak işletmenin içi ile ilgilenebilmektedir; bu da Klasik dönem yaklaşımını hatırlatmaktadır. Fakat globalleşen dünyada bu şartların geçerli olduğunu söylemek çok güçtür. Her detayla ilgilenen yönetici sürekli gergin olmakta çalışanları ile terslikler yaşamakta aynı zamanda çalışanlar da birbirleriyle zıtlıklar yaşayabilmektedir. Çünkü böyle bir ortamda çalışma koşulları net değildir; profesyonellik düşüktür çalışanlar otonom değildir yani işlerini planlayıp uygulayıp kontrol edememektedirler. İşin her aşaması için girişimci-yöneticiden onay almak zorundadırlar. Çalışanlar arasında müthiş bir rekabet vardır.İşletmelerin uzun dönemde kalıcı olabilmeleri ve değişen çevre şartlarına uyabilmeleri için kurumsallaşmaları gerekmektedir. Kurumsallaşmamış bir işletmede oluşan örgütsel çatışma rutin çalışma hayatını bozmakta örgütsel iklimi gerginleştirmekte ve işler net olamadığı için sürekli kişilerarası çatışmadan kaynaklanan problemleri gündeme getirmektedir. Bu durum da işletmenin sağlıklı şekilde büyümesine ve mutlu çalışanlarının oluşmasına engel olmaktadır. Şüphesiz özellikle küçük ve orta ölçekli işletme yönetimlerinin kurumsallaşma sürecine geçebilmelerinin her şeyden önce sorunu algılamalarına bağlı bulunduğunu vurgulamanın yanlış olmayacağı düşünülmektedir