"Niçin böylesin sen?" "Çünkü insanım..." "Bu direnci nereden alıyorsun?" "İçimdeki saklı kitaptan ve ruhumun gezindiği yerlerden..." Fişler kayıtlar tutulmuş notlar yuvarlak içine alınmış "T" harfiyle damgalanmış kabarık dosyalara istif edilmiş hayatlar... Oysa hepsinin bir ismi vardı bugüne kadar. Hayır bu odada hiçbirinin ismi yok; hepsi "T"den ibaret... Srry Shrysf Mhdvrn Mcd Glstn Dry Blks... "Kesik Saçlı Kızlar Çetesi"... Ashab-ı Kehf'i bugüne bağlayan bir ipti onların hikâyesi. Bir de Kıtmir'leri vardı. Kıtmir nasıl sadıksa mağara arkadaşlarına o da öyle sadakatle sakladı hepsinin ismini. Çünkü hayatı sıcak bir mayıs öğleden sonrası okudukları Kehf Suresi'yle değişmişti. Kıtmir'di artık o. Onları bir daha hiç bırakamayacağını ta içinde hissetmişti. Sibel Eraslan 28 Şubat'la savrulan yerinden koparılan sürekli kendilerini izleyen bir gözle "Tepegöz"le yaşatılan bir neslin romanını yazdı. Onlar direnci direnişi masumiyeti nezaketi safiyeti taşıyan birer ırmaktı. Çünkü onlar içlerindeki "saklı kitabı" her şeye rağmen koruyanlardı...