"Marie Curie" derken sözünü ettiğimiz değer iki Nobel Ödülü almak ve gelmiş geçmiş en büyük bilimcilerden biri olmak değil. Bunlar nicel şeyler fazla önemleri de yok. Esas örnek alınası olan Marie Curie'nin yaşama ve bireysel-toplumsal ilişkilere yönelik bakış açısıdır.
Marie ve Pierre Curie yıllarca emek verip keşfettikleri radyumun patentini almayı reddettiler. Oysa kendi keşiflerinin bir gramının piyasadaki ederiyle en büyük hülyaları olan bir laboratuvara kavuşabilirlerdi. Şaşkınlıkla soruyor
Marie Curie: "Radyum bir elementtir herkesin malıdır. Nasıl bir kişiye ait olabilir?" Emek metalaşmaya direniyor. Curieler karar veriyor: "Maddi çıkar bilimin ruhuna uymaz". Gerçek bilim kapitalizme direniyor.
Curielerin mecburen katıldıkları şatafatlı törenlerde kendi kendilerine oynadıkları bir oyun varmış: Kadınların gerdanlıklarındaki elmaslarla kaç tane laboratuvar kurulacağını hesaplama oyunu. İşte oyunla da olsa bir "niceliği niteliğe dönüştürme" eylemi... Marie Curie nicelikler dünyasında çevresindekileri şaşırtacak kadar umarsız;
bir "vahşi"...
Ama nitelikler dünyasında? Hiçbir sıfata ve unvana gerek yok. Sadece: Marie Curie...
Kızının kaleminden bilime ve topluma adanmış bir yaşamın öyküsü.