Yeryüzünde alet ve mezar yapabilen düşünme yetisine sahip ve eylemlerinin bilincinde olan yegane canlının insan olduğu malum bir vakıadır. İnsanın bu temel özellikleri ilkçağdan beri birçok düşünür ve filozofun dikkatini çekmiştir. İnsan doğası gereği yalnız yaşayamayan ve varlığını ancak belli bir topluluk içinde sürdürmek durumunda bulunan akıllı duygulu bir bedene ve bir öze sahip varlıktır. İnsanın bu temel nitelikleri aynı zamanda insanı ilgilendiren ve insandan kaynaklanan tüm edimlerin nedeni durumundadır. Bu nedenle insanın bütün yapıp-etmeleri davranış ve eylemleri kendisini ilgilendirdiği kadar diğer insanları hatta diğer canlı türlerini de yakından ilgilendirmektedir. Çünkü insan yapıp-etme ve eylemlerinin şuurunda olduğu gibi söz konusu davranışlarını belli bir irade hürriyetiyle gerçekleştirmektedir. Bu yüzden de insan tüm eylemlerinin sorumluluğunu duyma ve değerlendirmeyle her zaman için karşı karşıya kalmıştır. Bu bakımdan diyebiliriz ki insanın var olduğu günden beri toplumsal bir fenomen olarak ahlâk da var olagelmiştir.