"Dört nala gelip bağ bahçemize dalmışsın. Mavimizi kapatmış yeşilimizi soldurmuş sularımıza göz dikmişsin. Sen bunları yapacak hakkı nereden aldın? Sen nesin?
Yavrumun gönül kapısının önünde durup açılması için diller dökmüşsün. Sana bin zorlukla onardığı kalbinde yer açmış seni buyur etmiş sana alın terinden masalar kurmuş incecik kadehlerde sevgisini ikram etmiş. Önüne ne konduysa düşünmeden yemiş içmişsin. Altına şefkatinden döşekler sermiş seni kollarında uyutmuş. Uyurken saçlarını okşatmışsın. Saçlarını okşamış. Nefesini dinletmişsin. Nefesini dinlemiş; bazen duymadım sanıp korkmuş bazen inledin sanıp kederlenmiş. Sana sarılıp masallar anlatmış. Onunla uyurken dinlenmiş güçlenmişsin. Yüceler yücesi seni bize cehennemin esfel-i safilinden göndermiş. Neden?"